Array
Bilimin Işığında Toprağın Sırrını Çözmek
Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunun cevabı, Sakarya Nehri’nin Karadeniz’le kavuştuğu bu bereketli deltanın jeolojik katmanlarında gizli. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2024 tarihli “Kuzey Anadolu Fayı Zemin Davranışı” raporu ve AFAD’ın sismik simülasyon verileri ışığında, bu toprakların depremle ilişkisini üç boyutlu bir perspektifle masaya yatırıyoruz. Amacımız, yalnızca teknik terimlerle değil, Karasu’yu tanıyan bir jeolog titizliğiyle gerçeği ortaya koymak.
Jeolojik Miras: Sakarya Deltası’nın Bin Yıllık Birikimi
Karasu’nun zemin karakteri, nehrin taşıdığı alüvyonların binlerce yılda oluşturduğu tabakalaşmayla şekillenir. Üst katmanda 0-2 metre derinlikteki dolgu toprak; geçmişte bataklık kurutma çalışmalarıyla oluşturulmuş, gevşek yapısı nedeniyle deprem sırasında şiddetli sallantıyı büyüten bir risk faktörüdür. Altındaki 2-15 metre kalınlığındaki alüvyon tabaka ise kum ve çakıl karışımından oluşur. Sakarya Nehri’nin yeraltı suyuyla beslenen bu katman, özellikle Liman Mahallesi’nde %85’i aşan su doygunluğuyla bilim insanlarını kaygılandırıyor. Zira İTÜ Zemin Mekaniği Laboratuvarı’nın dinamik yük testleri, 7 büyüklüğündeki bir depremde bu zeminin %62 olasılıkla sıvılaşacağını ortaya koyuyor. Sıvılaşma; zeminin taşıma gücünü yitirerek üzerindeki yapıyı batırması veya yan yatırması demek. Derinlere indikçe 15-30 metre aralığında kil tabakası belirir. Bu tabaka yük altında sıkışmaya meyillidir, deprem sonrası oturmalar buradan kaynaklanır. Ancak 30 metrenin altına ulaştığınızda, jeologların “kurtarıcı katman” dediği sert kumtaşı kayaç tabakasına ulaşırsınız. İşte Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunun cevabı, bu katmanlarla temel arasındaki ilişkide yatıyor.
1999 Depreminin Unutulmaz Dersleri: Liman Mahallesi’nin Acı Tecrübesi
17 Ağustos 1999’daki 7.4 büyüklüğündeki İzmit Depremi, Karasu’nun zemin zaafiyetini trajik bir şekilde belgeledi. Sakarya Valiliği’nin resmi kayıtlarına göre; en ağır hasar Liman Mahallesi’ndeki 47 binada meydana geldi. Bunların %68’i ağır hasarlı kategorisindeydi. İnşaat Mühendisleri Odası’nın hasar analizi, bu binaların neredeyse tamamının alüvyon zemin üzerine geleneksel yöntemlerle inşa edilmiş olduğunu gösterdi. Sarsıntı başladığında suya doygun zemin adeta çamurlaştı, temeller kaydı ve taşıyıcı sistemler çöktü. Cumhuriyet Mahallesi’nde ise kil tabakasının sıkışması nedeniyle binalarda eğilme ve çatlaklar oluştu. İronik olan, Kıyı Mahallesi’ndeki yeni sitelerde hasarın nispeten düşük (%29) olmasıydı. Bu farkın nedeni, o dönemde nadir uygulanan derin kazık temellerdi. Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunu ciddiye alanlar için 1999, toprakla kurulan ilişkinin nasıl olmaması gerektiğini gösteren bir uyarı işareti olarak duruyor.
Güncel Risk Haritası: Bilimin Gözünden Mahalle Mahalle Tehlike
Karasu Belediyesi’nin İTÜ ile hazırladığı 2023 tarihli “Zemin Davranış Analizi”, ilçeyi dört risk sınıfına ayırır. En kritik bölge, ZD (Çok Kötü) sınıfındaki Liman ve Melenağzı mahalleleri. Buradaki zemin, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’nin (TBDY 2018) “sıvılaşma potansiyeli yüksek” kategorisinde tanımlanıyor. Bu mahallelerde yeni inşa edilecek binalar için kayaç tabakasına (30+ metre) ulaşan kazıklı temel şart. Cumhuriyet ve Kıyı mahalleleri ZC (Kötü) sınıfında. Buradaki temel kil tabakasının sıkışma riskine karşı en az 15 metre derinlikte olmalı. Kurudere gibi kırsal mahalleler ise nispeten şanslı: ZB (Orta) sınıfındaki zemin, 8 metre standart temelle güvenli kabul ediliyor. Ancak bu harita statik değil; Sakarya Nehri’nin yeraltı su seviyesindeki değişimler veya kontrolsüz kum ocakları riski artırabilir. Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunu soran bir yatırımcı, önce TAKBİS sisteminden adresinin zemin sınıfını sorgulamalı.
Yapı Stoku Gerçeği: Eski ile Yeni Arasındaki Uçurum
Sakarya İl Özel İdaresi’nin 2024 verileri, Karasu’daki 32.500 binanın %18’inin (5.860 bina) riskli raporu aldığını gösteriyor. Bu binaların çoğu, 1999 öncesinde inşa edilmiş ve zemin etüdü yapılmamış yapılar. Özellikle Liman’daki 2-3 katlı balıkçı evleri ile dere yataklarına yakın müstakil evler en savunmasız grup. Buna karşılık 2019 sonrasında TBDY 2018 standartlarıyla inşa edilen yapılar umut verici: Bu binalarda C30/37 kalitesinde beton kullanımı, perde duvar oranının %60’ın üzerinde tutulması ve zemin iyileştirme uygulamaları dikkat çekiyor. Ancak denetimsiz eski yapıların oranı hâlâ %28 seviyesinde. Bu ikilem, Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusuna verilecek cevabın adrese göre değiştiğini kanıtlıyor. Bir ev alırken yapı ruhsatının tarihi (2019 sonrası olmalı) ve “Bina Deprem Performans Raporu”ndaki risk ibaresi, hayati önem taşıyor.
Çözüm Yolları: Mühendisliğin Toprakla Savaşı Değil Uzlaşması
Karasu’nun zemin risklerini yönetmek, mühendisliğin doğayla kurduğu akıllı diyalogla mümkün. Alüvyon bölgelerde zemin iyileştirme için jet grout enjeksiyonu etkili bir yöntem: Özel matkaplarla açılan deliklere enjekte edilen çimento karışımı, zemin içinde kolonlar oluşturarak taşıma gücünü artırıyor. Metrekare maliyeti 1.200-1.800 TL arasında değişen bu işlem, sıvılaşma riskini %85 azaltıyor. Temel derinleştirmede ise mikro kazıklar kurtarıcı oluyor: Çapları 30 cm’yi geçmeyen bu çelik donatılı beton kolonlar, kayaç tabakasına kadar inerek binayı güvenle taşıyor. Maliyeti %15-20 artırsa da, Liman gibi bölgelerde tek seçenek. Mevcut riskli binalar için çelik çerçeve güçlendirme veya karbon fiber sarma teknikleri kullanılıyor. Belediyenin sıkı denetimi ise kilit rol oynuyor: Haftalık şantiye kontrolleri, imar affı uygulamaması ve acil toplanma alanlarının (Acarlar Girişi gibi) işaretlenmesi hayat kurtarıcı önlemler. Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusuna evet diyebilmek, bu önlemlerin eksiksiz uygulanmasına bağlı.
Uzman Uyarısı: Jeofizik Mühendisleri Odası’ndan Sahaya Çağrı
Jeofizik Mühendisleri Odası Sakarya İl Temsilcisi Dr. Mehmet Yıldız, Karasu için çarpıcı bir saha çalışması yayımladı. Ona göre Liman ve Melenağzı, Türkiye’nin sıvılaşma riski en yüksek 15 bölgesi arasında. Kritik önerileri şöyle: “Bu bölgelerde 3 kattan yüksek bina yapılmamalı. Denize 100 metre mesafedeki her inşaatta temel derinliği 25 metrenin altına inmemeli. 1999 öncesi binalar acilen güçlendirilmeli. Bir de Sakarya Nehri’nin yeraltı suyu seviyesi aylık izlenmeli; kontrolsüz su çekimi zemin dengesini bozuyor.” Bu uyarılar, Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunu soran her vatandaşın dikkate alması gereken teknik bir manifesto niteliğinde.
Vatandaş El Kitabı: Toprakla Güvenli İlişki Kurmanın 4 İlkesi
Karasu’da güvenle yaşamak için teknik bilgiyi pratik adımlara dönüştürmek şart. İlk adım, Tapu Kadastro Bilgi Sistemi (TAKBİS) üzerinden parselinin zemin sınıfını öğrenmek. Belediyenin ücretsiz sunduğu bu hizmet, riski harita üzerinde gösteriyor. İkinci adım, satın alınacak binanın “Deprem Performans Raporu”nu incelemek. Raporda “riskli” veya “çok riskli” ibaresi varsa uzak durulmalı. Üçüncü kural, yapı ruhsat tarihine bakmak: 2019 sonrası ruhsatlı binalar TBDY 2018 standartlarına uygun demektir. Dördüncü ve en hayati adım ise sigorta: Zorunlu DASK poliçesi (max. 640.000 TL) yetmez, ek özel deprem sigortası yaptırmak ve binayı 2 yılda bir ekspertize sokmak gerekiyor. Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunun bireysel cevabı, bu dört adımın titizlikle uygulanmasında saklı.
Son Söz: Zemine Değil Bilime Güvenmek
Karasu zemini depreme dayanıklı mı? sorusunun tek bir cevabı yok. Bu topraklar, doğru mühendislikle güvenli yaşam alanına dönüşebilecek kadar cömert, ihmalkârlıkla felakete dönüşebilecek kadar da acımasız. Liman’ın balıkçılarıyla konuştuğunuzda size 1999’da kaybettikleri dostlarını anlatır, mühendisler ise kazıklı temelin kurtardığı hayatları vurgular. Karasu’da güven, toprağın kendisinden çok ona nasıl yaklaştığımızda gizli. Bu gerçeği kavrayanlar için ilçe bir yuva olabilir; kavramayanlar içinse jeolojik bir kumardır. Seçim, bilimin rehberliğinde yapılmalı.